Yaklaş; daha yaklaş, az daha, biraz daha…
Ve şimdi itiraf et! Aslında güvendiklerin konuşmasaydı başına hiçbir
kötü şey gelmeyecekti! Sırlarını tutan beşse tutmayan hep yüz beşti. Gel
gör ki sen vazgeçmedin ve insanlara güvenmeye, haddinden fazla
güvenmeye devam ettin.
- Aramızda kalsın!
diyerek anlattıkların hiçbir zaman aranızda kalmadı.
- Sen benim her şeyimsin, en güvendiğimsin…
diye şımarttıkların, zaman sonra ‘hiçbir şey’in oldu da bundan hiç
ders almadın, her konuşmanın ertesinde pişmanlıklar yaşadın fakat hiç
uslanmadın. Sonra mı? E sonra yine yandı başın, tutuştu aklın ve sen hiç
susamadın. Hâlbuki bırak konuşmayı, fısıldaşmayı; bazen
mırıldanmamalıydın bile ama bunu bir türlü başaramadın!
Enfes bir hikâyeyle sana susmayı öğreteceğim bugün ve güvendiğin dağlara kar yağmayacak başka hiçbir gün.
Aramızda kalmasın…